22 Kasım 2011 Salı

Dünya Malı Uçan Halı

bin ve de düş bitecek emin ol kurduğun her düş....
Belki de hevessizliğimin açıklaması şu sözler belki de umutsuzluğumun.Umutsuz olduğumu kabul etmesem de alttan alta olur tabi arada öyle karamsarlıklar, insanlık hali sonuçta.
İstediğim bir şey ya da yapmaya çalıştığım şey kabak tadı vermeye başladığında bu sözler tekrar ve tekrar çınlıyor kulaklarımda. Bazen kabak tadı vermeyi bırak ortada hiç bir şey yokken bile geliyor. Aslında beklenti içine girmemek güzel bir şey az çabalatıyor insanı,  hayal kırıklığı ihtimali düşük falan ama yine de yaşama sevincini sömürebiliyor bazen. Aslında bu da değil sorun insan mutlu olup, olmayacağı şeyi bilemediği zamanlarda stabil halini bozmak istemiyor. Değişlik olmayınca aman sıkıldım diyor, yine aynı nankör insan ama değişik bir şeye olan tepki de yaşanacak olan belirsizlikten ileri gelebiliyor. Bence stabil halde dururken de insan huzuru mutluluğu yakalayabilir. Hatta o şekilde yakalarsa ala olur. Çünkü mutluluk denen şey içten gelir, dıştan içeri bir şey gelmez e haliyle olacak olan bir organizasyonun/aktivitenin ya da alınacak olan bir eşyanın kendi başına mutluluğu etkilemesinin söz konusu olmaması gerekir ama oluyor işte. Sonra da bağımlılık oluyor o mutlu edici şey. Bağımlılık olunca da onu sürdürmek için gösterilen çaba da acı oluyor. Böylece de diyorsun bitecek emin ol kurduğun her düş.

E sonra insan (evet,aynı insan) derse ki olsa da olur olmasa da olur. Mantıksız bir cümle kurmuş olur mu? Bence olmaz.

sagopa kajmer al bide burdan yak

17 Kasım 2011 Perşembe

Karmaşıklık-(bu aralar bende bir şeylik var)

Şimdi blogumu kontrol ettim de uzun zamandır yazmamışım vallahi. Düşündüm neden yazmadım diye sonra yazmamamı doğru buldum. Çünkü şöyle dönüp baktığım da geriye yazdıklarımın çok karışık olduğunu farkettim. Kafam o kadar dolu ve karışık ki bir cümle içerisinde olan olamayan herşeye değinmeye çalışmışım haliyle yazıları çorba yapmışım, aybolmuş.

Üstüne biraz düşününce anladım ki yazı türkçem hiç de gelişmiş değil sahi niye öyle olmuş? Anlam veremediğim bir şey...
Bir diğer anlam veremediğim şey ise bugün altı sularında mecidiyeköy dönüşünün açık olması ve benim buna rağmen metrobüste olmam. Oysa bi kaç hafta önce aynı zamanda 15 dakikalık yolu bir saatte gitmiştim çok garip.
Başka anlam veremediğim şeyler de var tabi. mesela geçen sene derslerimin üzerine titrerken bu dönem titrememem ve üstüne daha iyi notlar almam bu da çok garip. Sınırda kalan notumun yanlışlıkla CB gelmesi üzerine bu dönem bunu düşünerek çoğu derste ne olsa alacağım harf notu belli şeklinde sınırları zorlamam gerçekten kendi sınırlarımı açıyor.
Kafayı takmadığım çoğu şey yoluna giriyor.
Ne olursa olsun kafası ile üzerine gittiğim her duvarı yıkıyorum bu sıralar.
Olumsuz olsam da olumsuz bir şeyler yazmak gelmiyor içime mesela. Her şeye gülüp geçmek istiyorum.
İstanbul, sen karışıksın ve dolusun ben de doluyum ve karışığım ortak özelliğimizin olması ama anlaşamamız da garip bir şey mesela. Son olarak sana da laf atar giderim artık ben.