20 Aralık 2013 Cuma

kıskançlık bu zayıflık anımda

düşünüyorum da ilişkiler boyutuna genel bir mantık oturtmaya çalışmak gerçekten hatalı bir davranış. son 4-5 ayımı verdiğim şahısa duygusal yönden sadık bir odak verip üstüne uzaksın ilişkide şu an olamayız şeklinde yaptığım dürüstlüğün bir tarafımda patlamış olması öncesindeki mantık çerçevemi tekrar sarsmış bulunmakta.

Evet, uzak ilişkiye alerjim olup çok sevsem bile yavaştan gelişen ilişkilere sıcak bakan bir insan olmamdan dolayı 4-5 aylık gel-gitli takılmaca duygusal karışık ilişkimin olduğu ekselanslarını elimden kaçırmış bulunmaktayım. kendisiyle son tartışmamız sonucu beni facebook arkadaşlarından kaldırması ve benim ardından kendilerinin numarasını silmemle noktalanan olayın ardından bi kaç hafta geçti geçmedi kendisini "in a relationship"e almış ekselanları. ben de zaten dağlar tepeler, öksürük krizi, otel odası sendromu, -10 derece derken bu zayıflık anında girdim bir de kıskançlık krizine. şimdi kendimi eleştirince bi yanda hazretlerine hak veriyorum ben dedim ilişki olmaz diye ama bekle de dedim, yavaş yavaş dedim hiç bir paylaşımı da kesmedim. kendi hemen istediler aşk ilişkisi şöyle romantiğim böyle sadığım ama aşk ilişkisini istemeden önce kendileri gayet hızlı bir delikanlıydı bi anda bana özel olduğunu iddia ettiği bu geçişten birkaç hafta sonra yaşadığı ve facebook camiasına ilan ettiği yeni ilişkisi gerçekten sorgulattı beni. kendisini sevmemin, değer vermemin en önemli sebebi samimi olduğunu düşünmemdi ama şu an gerçekten bir samimiyet sorgulaması yapıyorum. bi anda ben ilişki moduna geçemem uzun zaman sonra bi ilksin sen diye yanıp tutuşurken noldu hemen yeni bir ilişki. Hayır ihtiyaç olunan şey ilişkim var demek miydi? yoksa gerçekten bir şey hissetmek miydi? şu an gerçekten anlayabilmiş değilim.

tamam, kırılmaktan korkmak yaklaşamamak benim hatam. ama ben de dağları taşları keyfimden aşıp yanına gelmedim ki hazretleri... bu kadar anlayamıyorsan bu kadar hissedemiyorsan nedir yani olay. yakarış falan mıydı istediğin? dize getirmek mi? ben gidebilirim yurtdışına seni son bi defa göreyim derken gerçekten bu sebeple mi iletişime geçtin benle yoksa drama yaşamak istediğin için mi yada acaba boş kaldığın için mi? demek ki herkesin bahsettiği geniş gönüllülük farklıymış, benim bahsettiğim duygusal sadakat ve açık sözlülük karşı taraf için sadece önceki dediğiyle sonraki dediğinin lafta birbirini tutmasıymış belki. bilmiyorum neden böyle oldu. ama şunu tekrar kendim için kabul edebilirim, karşı taraftaki çelişkiyi tanımlayamasam da hissedebiliyorum prense karşı tüm duvarları kaldıramamın en önemli sebebi buydu sanırım. ve son olarak diyorum ki sevmek ayrı ilişki yaşamak ayrı. ilişkideyim diye facebook camiasına aktarmak ayrı kendi iç camiana ilan edip yaşamak ayrı.

8 Aralık 2013 Pazar

Duvara Karşı - Fatih Akın adamı hasta eder

Evet yine gerilerden geldiğimi ispatlayan bir filmi daha bugün izlemiş bulunmaktayım. Başlıktan da anladığınız üzere "Duvara Karşı"

Ne diyebilirim ki fasıl ve İstanbul boğazıyla olan girişi yine geride bıraktığım bir şeyleri kafada canlandırdı.

Üstüne yine şu son zamanlarda kafayı taktığım değişik ilişki boyutu söz konusu olunca ben de hepten devreler koptu. Aklı bir karış havada hayatı uçlarda yaşayım diyen Sibel, artık ben öldüm diye ortada dolaşan Cahit. Bayılıyorum insanın kafasında ürettiği çılgın çıkış yolunu yaşamasına ama mutlu sonla bitmek kaydıyla :) Muhtemelen de o sebeple bu filmin sonunda kendi içimde sıkıntı üstüne sıkıntı yaşadım.

Bir diğer nokta ise ikisinin de kendi kafalarındaki hayatı yaşarken aralarında farkında olmadan çok hoş bir etkileşim içine girmeleriydi. İşte can alıcı yer burası arayıp da bulamadığın bir etkileşim salakça bir sebepten yani Cahit'in Niko'yu öldürmesiyle başlayamadan başka bahara ötelenirken yaşanan pişmanlık ve devamında yapılan hata üstüne hatalar.

Ah Fatih Akın aklıma yine getirdin İstanbul'u, Beyoğlu sokaklarını, barlarını, boğazı, fasılı ve yaşanmamış daha doğrusu yaşanamamış ilişkileri, duyguları.