8 Aralık 2013 Pazar

Duvara Karşı - Fatih Akın adamı hasta eder

Evet yine gerilerden geldiğimi ispatlayan bir filmi daha bugün izlemiş bulunmaktayım. Başlıktan da anladığınız üzere "Duvara Karşı"

Ne diyebilirim ki fasıl ve İstanbul boğazıyla olan girişi yine geride bıraktığım bir şeyleri kafada canlandırdı.

Üstüne yine şu son zamanlarda kafayı taktığım değişik ilişki boyutu söz konusu olunca ben de hepten devreler koptu. Aklı bir karış havada hayatı uçlarda yaşayım diyen Sibel, artık ben öldüm diye ortada dolaşan Cahit. Bayılıyorum insanın kafasında ürettiği çılgın çıkış yolunu yaşamasına ama mutlu sonla bitmek kaydıyla :) Muhtemelen de o sebeple bu filmin sonunda kendi içimde sıkıntı üstüne sıkıntı yaşadım.

Bir diğer nokta ise ikisinin de kendi kafalarındaki hayatı yaşarken aralarında farkında olmadan çok hoş bir etkileşim içine girmeleriydi. İşte can alıcı yer burası arayıp da bulamadığın bir etkileşim salakça bir sebepten yani Cahit'in Niko'yu öldürmesiyle başlayamadan başka bahara ötelenirken yaşanan pişmanlık ve devamında yapılan hata üstüne hatalar.

Ah Fatih Akın aklıma yine getirdin İstanbul'u, Beyoğlu sokaklarını, barlarını, boğazı, fasılı ve yaşanmamış daha doğrusu yaşanamamış ilişkileri, duyguları.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder