Bugün tek tek aklımda parıldadı soruların cevapları. Neden dünyalar
tatlısı, aşık olunası insanı kaçırdım kendimden. Neden bilemedim ne yapacağımı.
Ne istiyordum.
Aslında ondan çok şey istiyordum, isteyebilirdim ama
korkuyordum. İsterim yapmaz, yapmak istemez. Zaten yapmasa da olur.
Bana yaklaşımı yeterdi.
Hayır, ben seni istiyorum demesi yeterdi.
Sevişirken kollarını boynuma dolayıp ruhumu okşaması
kulağıma fısıldaması yeterdi
Seviştikten sonra gelip içine sokarcasına tekrar sarılması,
uyuması yeterdi.
Taa gözümün içine en derine bakması yeterdi.
Beni bilmek istemesi yeterdi
Bana kahve yapması, sen rahatsız olma deyip kalkıp bir şeyi
kendisi alması artardı bile.
Ama işte uzaklık fobim bastırdı bütün duygularımı, bütün
tepkilerimi. Belki korka korka kaçırdım, belki de sonrasında olabilecek daha
büyük hüzünleri bastırdım.
İşte gidiyorum şimdi, kapıya ayağını uzatıp kapattırmadın kapıyı.
ardımdan bakarken bakmadım ardıma yine bakamadım. Bu sefer de gözlerimin
dolmasından korktum. Korka korka bastırdım kendimi üzgünüm ama öyle oldu. Şu an
yokluğunun acı acı vurması bile korkumu yenip sana ulaşmamı sağlamıyor. Nedensiz
devam edemiyorum işte.
Tatlı gülümsemeni seviyorum.
Laan gerizekalı totoş diye seslenmeni seviyorum
Kurban olurum ben sana, öl de öleyim demeni seviyorum.
Yanıma usulca kafanı uzatıp beni boynumdan koklayarak öpmeni
seviyorum.
Her hareketin ruhumu okşuyor.
Aslında en büyük isteğim perdeleri kaldırıp birine yaklaşmak
ama uzaksın işte bana. istediğimde kucağında, kollarında olamadıktan sonra
diyorum işte. Ben de böyle gerçekçi bir insanım. Bazı şeyler mantığın üzerine
çıkamadı ben de üzgünüm. Gerçekten üzgünüm kendimi de üzdüğüm için seni de
üzdüğüm için, lan gidiyorsun gitme deyip yanımda sıkıntıdan çekirdek çıtlarken
abuk sabuk konuşup adam gibi bir cevap veremediğim için.
Neyse paradoksla yaşanmıyor dedin ya gerçekten yaşanmıyor,haklısın şu anda da yaşatmıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder